Uluslarası Çocuk Merkezi, Türk
Jinekoloji Ve Obstetrik Derneği önderliğinde 10 dernek tarafından hazırlanan 25
Haziran 2013 tarihinde Hürriyet gazetesinde yayınlanan aşağıdaki basın
açıklamasını desteklemektedir.
Gençler de dahil olmak üzere, her
yaştaki çocuğun hakları ile yaşadığı aile ve toplum içindeki bedensel, ruhsal
ve sosyal sağlığının gelişmesine destek olmak amacıyla çalışmalarda bulunan
Merkez’imiz ayrıca, kadın hakları, sağlığı ve üreme sağlığı konularında da araştırma
ve savunuculuk yapmaktadır. Merkez’imizin amacıyla örtüşen açıklama aşağıda yer
almaktadır.
“ KADINLARIMIZA VE HALKIMIZA SESLENİŞİMİZDİR
Sayın Başbakan,
18.06.2013 tarihinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından düzenlenen
‘Aile Olmak’ Projesi’nin tanıtım töreninde, kürtaj ve sezaryenle “adeta cinayet
işlendiğini” ve bilinçli olarak yıllarca “kadınların bu yollarla ve doğum
kontrol yöntemleri ile kısırlaştırıldığını” belirtmiştir. Türkiye’nin konu ile
ilgili uzmanlık dernekleri olarak aşağıdaki bilimsel açıklamaları yapmamız ve
kamuoyunu aydınlatmamız gerekmiştir:
1- Sezaryen ile
doğum, annenin ve bebeğinin hayatını kurtaran gebeliğin cerrahi olarak
sonlandırılmasıdır; asla “kısırlaştırma” yöntemi değildir.
2- Kadınlarda
kullanılan kısırlaştırma yöntemleri, tüplerin bağlanmasıdır. Kadının ve eşinin
mutlak istegine dayanarak ve onayları alınarak yapılabilmektedir.
3- Sezaryen ile
ikiden fazla doğum yapılamaz diye bir bilimsel kural yoktur. Nitekim ülkemizde
ve dünyada halen birçok kadın çok sayıda sezaryen olabilmektedir.
4- Doğum kontrol
yöntemleri topluma amaçları doğrultusunda iyi anlatıldığında ve sunulduğunda,
istenmeyen gebeliklerin kürtaj ile sonlandırılma gereksinimini ortadan
kaldırmaktadır ve nitekim ülkemizde son 30 yılda kürtaj yaptırma oranı 3 kat
azalmıştır.
5-Sezaryene
ulaşımın zor, kürtajın yasak olduğu ülkelerde bu nedenlerle her 8 dakikada bir
kadın ölmektedir. Ülkemizde Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlarının özverili
çabaları ile anne ölüm hızı son 30 yılda altı kat azalmıştır.
6- Son on yılda
tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sezaryen oranları yükselmiştir. Ülkemizde
durumun böyle olmasında ana faktörlerin uygulanan sağlık politikaları ve
hekimin hastası ile yasal sorunlar yaşama korkusunun olduğu unutulmamalıdır.
7- Türkiye’de anne
ve bebek ölüm oranları önemli bir ölçüde azaltılmıştır. Bu başarının en önemli
nedeni ülkemizin dört bir yanındaki özverili, fedakar meslektaşlarımızın, gece
gündüz demeden canla başla çalışarak kadınlarımıza dünya standartlarında sunduğu
sağlık hizmetidir.
8- Türk
hekimlerini, haksız ve rencide edici bir şekilde, “hastalarımızın haberi
olmadan onları kısırlaştıran bilinmez bir gücün piyonlari” gibi sunmak, Kadın
Hastalıkları ve Doğum Uzmanlarını üzmüş ve derinden yaralamıştır. Kadın Hastalıkları
ve Doğum Uzmanları kürtaj ve sezaryen konusunda bilim ve yasalara uygun şekilde
hareketle meslek ve görevlerini yerine getirmişlerdir. Yasalara uydukları için
hekimlerin suçlanması hukuken kabul edilemez bir durumdur.
9- Kadın
Hastalıkları ve Doğum alanındaki ulusal uzmanlık derneğimiz ve yan dal
derneklerimiz olarak, hekime şiddet dahil tüm olumsuz koşullara rağmen, bu
mesleği seçmemizdeki ana etken olan İNSAN SEVGİMİZ VE İNSANA YARDIM ETME
ARZUMUZ ile şevkimiz kırılmadan, yorulmadan halkımıza hizmete devam
edeceğimizi, değerli Halkımızın ve Kadınlarımızın takdirine saygılarımızla
sunarız.
TÜRK JİNEKOLOJİ VE OBSTETRİK DERNEĞİ
Jinekolojik Endoskopi Derneği
Perinatoloji Uzmanları Derneği
Servikal Patolojiler ve Kolposkopi
Derneği
Türk Jinekolojik Onkoloji Derneği
Türk Perinatoloji Derneği
Türk Ürojinekoloji ve Pelvik
Rekonstrüktif Cerrahi Derneği
Türkiye Maternal-Fetal Tıp ve
Perinatoloji Derneği
Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği
Üreme Tıbbı Derneği ” |