24 Nisan Dünya Menenjit Günü :
Menenjitten aşılar ile korunmak mümkün!
Derleyen:
Dr. Arzu Köseli
Menenjit Nedir?
Menenjit
beyni ve omuriliği saran meninks adı verilen zarın iltihaplı hastalığıdır.
Hastalığın en genel bulguları ateş, baş ağrısı ve ense sertliğidir. Hastalığın
etkeni virüsler, bakteriler ve mantarlar olabilir. Bazı menenjitler
kendiliğinden iyileşebilecek kadar hafif, bazıları ise hayatı tehdit edecek
kadar ciddi olabilir.
Sık
olmamakla birlikte, bazı durumlarda (kullanmakta olduğumuz ilaçlar veya
tedaviler gibi) mikroorganizmaların dışındaki nedenlerle de, zarda inflamasyon,
yani beyaz kürlerin ve vücudun savunma sisteminin cevabı ortaya çıkabilir.
Bugün için gelişmiş tıbbi olanaklara ve çok etkili antimikrobiyal ilaçlarımıza
rağmen menenjit çok yüksek oranda ölüme neden olan bulaşıcı bir hastalıktır.
Özellikle bakterilerin neden olduğu menenjit hem ağırlığı, hastalık nedeniyle
yaşanan kayıplar hem de hastalıktan kurtulanlarda, sonrasında getirdiği
komplikasyonlar, sekeller nedeniyle aslında tüm yaş gruplarının en önemli
bulaşıcı hastalığıdır.
Menenjit nasıl bulaşır?
Menenjit
etkenlerini düşündüğümüz zaman aslında onların da ağırlıklı olarak damlacık
yoluyla bulaştığını görüyoruz. İnsanların konuşurken ve daha nadiren nefes alıp
verirken çıkarttıkları küçük damlacıkların içerisinde bu mikroorganizmalar
yerleşebiliyor. Menenjite neden olan organizmalarda her zaman herkeste direkt
hastalığa neden olmayıp ağız ve burun bölgesinde yerleşerek burada bizim
tabirimizle kolonize olabiliyorlar yani, hastalığa neden olmadan boğazımıza
yerleşebiliyorlar yani biz o mikroorganizmalara belirli bir süre ev sahipliği yapabiliyoruz.
Bizimle birlikte bu mikroorganizmalar yaşayabiliyorlar ve biz hasta olmasak da
bir başkasına, bir yakınımıza, çevremize konuşurken ya da daha yüksek sesle
bağırırken, daha nadirense nefes alıp verirken çıkarttığımız o küçük
damlacıklar ile saçabiliyoruz. Menenjite neden olan pnömokok, Haemophilus
influenzae, meningokok da genellikle bu damlacık yoluyla bir kişiden bir başka
kişiye geçiyor veya bulaşıyor.
Menenjit kimlerde görülür?
Menenjit
tüm yaş gruplarında görülebilir. Bununla birlikte, bazı yaş gruplarında ise
biraz daha sık görülmektedir. Bir diğer ifade şekli ile menenjit özellikle
çocukluk çağında ve yaşamın erken döneminde daha sıktır. Özellikle de aşıların
yaygın uygulamalarından önce, çocukluk çağında daha sık görülüyordu. Bugün artık
aşı uygulamalarımızla beraber özellikle menenjite neden olan bazı
mikroorganizmaların azaltılması hatta bazılarının tamamen ortadan
kaldırılmasıyla menenjit sayısında çok büyük azalma sağlanabilmiştir. Bununla
birlikte dünya genelinde hala menenjit bulaşıcı hastalıklara bağlı ölümlerin
ilk 10 nedeninden bir tanesi olmaya devam etmektedir. Menenjit geçirenlerin,
yüzde 30 ile yüzde50'sinde nörolojik sekeller kalabilmektedir.
Çocukluk
çağında rutin aşı uygulamalarıyla Türkiye’de menenjitte çok büyük bir başarı
elde ettik. Menenjitin en korkulan şekline, özellikle ciddi hastalığa ve ölüme,
sakatlığa bakteriler neden olmaktadır. Bakteriler arasında üç bakteri türü;
Streptococcus pneumoniae (genel olarak pnömokok olarak ifade ediyoruz), H.
influenzae tip b ve Neisseria meningitidis (kısaca meningokok olarak ifade
ettiğimiz) etkenler bakteriyel menenjitlerin yüzde 95'inden fazlasına neden
olmaktaydı. Pnömokok (zatürre etkeni olarak da en ön sırada yer almaktadır) tüm
yaş gruplarında, Haemophilus influenzae tip b, eskiden özellikle ilk 6 yaşta ve
meningokok, yine tüm yaş gruplarında menenjite neden olmaktadır. Bu
mikroorganizmalardan pnömokok için aşılamayı çocukluk çağında rutin olarak
yapıyoruz ve 2., 4. ve 12. aylarda aşı uygulayarak çok ciddi anlamda pnömokok menenjitlerinde
ve zatürelerinde azalma sağladık. Haemophilus influenza tip b (Hib) ilk 6 yaşta
görülen menenjit etkeniydi ve çok sık çocuklarda menenjite neden oluyordu.
Bundan önceki yıllara baktığımızda çocuklarda özellikle yaşamın ilk üç yılında
menenjitin en sık etkeni iken, Haemophilus influenza tip B aşısının beşli aşı,
yani karma aşı şeklinde 2., 4., 6. ve 18. aylarda uygulaması sonrasında artık
görülmez hale geldi. Yani biz bu iki etkenin neden olduğu menenjitlerde çok
büyük bir başarı elde ettik.
Bunun
dışında kalan diğer bir mikroorganizma olan, Neisseria meningitidis yani
meningokok ise artık bugün daha az gördüğümüz (diğer bakterilerin neden
oldukları çok çok azaldığı için) menenjitlerin en sık etkeni haline gelmiş
durumda. Tüm yaş gruplarında özellikle bebeklikte daha ön planda olmak üzere,
çocuklukta ve aynı zamanda da yetişkinlerde de yine bizim karşımıza menenjit
etkeni olarak çıkıyor.
Menenjitin belirtileri nelerdir?
Çocuğunuzda
bu belirtiler varsa acele edin.
Menenjit
aslında hem toplum, hem doktorlar hem de sağlık çalışanları olarak en tedirgin
olduğumuz hastalıklardan bir tanesi çünkü çok yüksek kayıplara ve sekellere
neden oluyor.
Menenjitin
bir başka özelliği de hızlı yayılması; çocuklarda özellikle ateş, şiddetli baş
ağrısı ve kusma gibi şikayetler olduğu anda mutlak bir doktora
başvurulması bu bakımdan önemli. Ani başlayan ateş beraberinde bir baş ağrısı
ki çocuklar bazen bunu ifade edebilirler. Daha öncesinde böyle bir şikâyeti
olmayan bir çocuğun ateşi başlıyor, baş ağrısı oluyorsa bir de buna kusma
ekleniyorsa mutlak doktora başvurmak gerekiyor. Özellikle böyle bir durumda
ciltte daha önce görmediğimiz bir döküntü yani bir lezyon ortaya çıkıyor ise
acil doktora gidilmesi gerek. Çünkü hekime erken gidiş ve tedavinin erken
başlanması sakatlıkları çok azaltırken hayatta kalma şansını da çok artırıyor.
Tedavideki gecikme özellikle doktora başvurudaki gecikme kayıplardaki en önemli
neden.
DİKKAT:
çocuklarımızın aşılarının tamamlanmasını
sağlaması ve ateş, baş ağrısı, kusma gibi şikayetlerin varlığında hiç vakit
kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurulmalı.
Menenjitin komplikasyonları nelerdir?
İşitme
bozuklukları, beyin hasarı, görme bozuklukları, bellek sorunları, yürüme
problemleri, böbrek yetmezliği, şok, epilepsi ve ölüm başlıca
komplikasyonlardır.
Menenjitden korunma yolları nelerdir?
Sık
sık ellerin yıkanması, aşılar, hijyen kurallarına dikkat edilmesi, aksırırken
öksürürken ağzın kapatılması, hamilelerde iyi pişirilmemiş gıdaların
tüketilmemesi başlıca korunma yöntemleridir.
Menenjite
neden olan bakterilere karşı elimizde çok etkili aşılarımız var: Pnömokok, Hib
ve menengokok aşıları ile menenjitten korunabiliriz.
Bugün
aşı ile korunma ile pnömokok ve Heamophilius influenza tip b artık neredeyse
görünmez hale geldi. Meningokoksemi veya meningokok menenjiti ise bugün en sık
gördüğümüz bakteriyel menenjit etkeni olarak karşımıza çıkıyor. Bu bakımdan
meningokok menenjitinden de korunmak önemlidir. Bugün meningokok bakterilerinin
birkaç çeşidi olduğunu biliyoruz ve bunlara karşı da elimizde çok etkili
aşılarımızın olduğunu biliyoruz ve bu aşılarla meningokoktan da korunma,
meningokok menenjitini de önleme şansımız var.
Özellikle
savunma sistemi iyi olmayan, mesela dalak ameliyatı geçiren, dalağı alınan ya
da bazı kan hastalıkları olanlarda özellikle kansızlığın beraber olduğu kan
üretiminin sıkıntılı olduğu bazı hastalıklarda menenjit riski artabiliyor. Bazı
durumlarda savunma sistemimizin çalışma elemanlarının eksiklikleri olabilir ve
daha spesifik olarak vücudumuzun cevap mekanizmalarının bazılarında
eksikliklerin olması durumunda da menenjit riskinin arttığını meningokok
hastalıkları riskinin arttığını, pnömokok hastalığının daha fazla olduğunu
biliyoruz. Böyle durumlarda da doktorlarının önerisi ile mutlaka aşılarının
uygulanması lazım.
Özellikle
içinde bulunduğumuz dönemde hac ve umreye gidilirken, ücretsiz olarak
karşılanmakta olan bu aşılar mutlaka gitmeden en az iki hafta önce yaptırılmalı.
COVID-19
döneminde Çocuklarımıza vereceğimiz en güzel hediye aşılarına de aksatmadan
devam etmek.
COVID-19
salgınıyla 2020 Mart ayında ülke olarak karşılaştık ama dünya geneline
baktığımızda dünyada Çin'in 2020 Ocak ayı, Avrupa'nın ve Amerika'nın
etkilenmesi ise 2020 şubat ayı itibari ile başlamıştı.
Pandemiyi
değerlendirirken, salgının farklı etkilerini de göz önüne almalıyız. Dünya
genelinde özellikle aşı uygulamasında kişilerin sağlık merkezlerine gitme
tedirginlikleri nedeniyle aşılama oranlarında bazı ülkelerde düşmeler oldu. Sağlık
çalışanlarının özellikle de aile hekimlerinin büyük çabasıyla çocukluk çağı aşı
uygulamalarımızda ciddi bir azalma olmadı ama çocuklarımızın aşılarına COVID-19
döneminde de aksatmadan devam etmeliyiz. Çocuklarımızın aşılarını eksiksiz ve
tam olmasına mutlaka özen göstermeye çalışmalıyız.
Aşıların insan sağlığı ve yaşam süresinin
etkileri bilinen bir gerçek. COVID-19 salgınında biz aşıların aslında ne kadar
önemli olduğunu, aşıların sağlık için ne kadar katkı sağladığını gördük.
İnsanın sağlıklı su, temiz su içmesi ile beraber ortalama ömrü 20 yıl kadar
uzamıştı. Aşılar ise bunun üzerine ilave 12 yıl daha sağladı. Bugün başka
hiçbir girişim, ilaç, tedavi ortalama insan yaşamına böyle ciddi bir katkı
sağlayamıyor. Onun için de aşılar bizim açımızdan en önemli ve mutlaka
uygulanması da gerekli olan yaklaşımlar.
Rahim ağzı Kanserinden korunmak için HPV Aşısı
Derleyen:
Dr. Arzu Köseli
Rahim ağzı kanseri nedir?
Rahim
ağzı kanseri, HPV (humanpapillomavirus) virüsünün sebep olduğu bir kanser
türüdür. HPV cinsel yolla bulaşan en yaygın virüslerden biridir ve yol açtığı
Rahim ağzı kanseri ise dünyada kadınlarda, meme kanserinden sonra görülen en
yaygın kanser türüdür. Çoğu virüs hastalığında olduğu gibi HPV de bir kez
vücuda girdiğinde hücreler içinde yerleşir ve bu yüzden kesin tedavisi olmayan
bir hastalık olarak Kabul edilir.Rahim ağzı kanser olgularının yaklaşık % 70
inden HPV 16 ve 18 tipleri sorumludur.
Rahim ağzı kanserinin belirtileri nelerdir?
Erken
belirtileri, rahim ağzında dokunmakla kanayan, kaba, kırmızımsı yaralar
şeklinde görülür. Rahim ağzı kanseri genital sistem muayenesi ile görülen
çeşitli büyüme paternleri gösterir. Orta derecede ilerlemiş rahim ağzı kanseri
olan kadınlar ise sıklıkla şu belirtilerden bir veya daha fazlasını
gösterirler; iştah azlığı, kilo kaybı, halsizlik, kasık ağrısı, sırt ağrısı,
bacak ağrısı, tek taraı bacak şişmesi, aşırı vajinal kanama. Hastalığın ileri
düzeyinde; adet dönemleri arası ara kanamalar, cinsel ilişki sonrası oluşan
kanama, aşırı akıntı, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu, bel ağrısı, alt karın
ağrısı, bacaklarda ödem, ciddi anemiye bağlı nefes darlığı da görülebilir.
Bununla beraber, vajinal akıntıda artış ve cinsel ilişki sırasında ağrı da
servikal kanser belirtileridir. Hastalığın ilerleyen safhalarında; abdomen,
akciğer ve başka diğer bölgelerde metastazlar görülebilir. Kanserli dokuların
kan ve lenf damarları yardımı ile ya da direkt başka bir alana sıçraması
“metastaz” olarak tanımlanır.
Korunma yöntemleri nelerdir?
Serviks
(rahim ağzı) kanseri önlenebilir bir hastalıktır.
Erken
tanı (tarama) ve aşılanma HPV’ den korunmanın en etkili yöntemleridir.
HPV
aşısı, rahim ağzı kanserinden sorumlu HPV 16 ve 18 tiplerini hedef almaktadır.
Şu an ülkemizde eczanelerden temin edilebilen iki tip HPV aşısı vardır:
Cervarix (GlaxoSmithKlinen üretimli) ve Gardasil (Merck üretimli). Bu iki aşı
da Dünya Sağlık Örgütü (WHO), ABD Gıda ve İlaç Kurumu (FDA) ve Avrupa İlaç
Kurumu tarafından güvenirliliği onaylanmış aşılardır.
HPV aşısının uygulanma yaşı ve kullanım dozu nedir?
Aşı,
en iyi korunmayı sağlaması için 9-12 yaş aralığında yaptırılması önerilmekte
ancak 26 yaşına kadar yaptırılabilmektedir. Erken yaşlarda yaptırılması ileriki
yaşlara nazaran aşının antikor üretiminin daha fazla olması açısından
önemlidir. Gardasil (HPV aşısı) canlı virus taşımayan bir aşı olup 6 aylık süre
içerisinde 3 doz şeklinde uygulanmaktadır. Rahim ağzı kanseri ve genital
siğillere neden olan 4 tip viruse karşı yüksek derecede etkin bir aşı olarak
kabul edilmektedir.