Çok teşekkürler.
Her şeyden önce, [Birleşmiş Milletler
Genel Sekreteri] António [Guterres], [Birleşmiş Milletler Genel Sekreter
Yardımcısı] Amina [Muhammed], ve [Avrupa Komisyonu'nun Uluslararası
İşbirliği ve Kalkınmadan sorumlu Üyesi] Neven'e [Mimica] ve elbette ki
sizlere teşekkür etmek istiyorum. Zira bildiğim kadarıyla, bir yan
etkinlikte salonun tamamen dolması çok alışıldık bir durum değil, çok
esaslı bir yan etkinlik düzenlemişiz!
Toplantıya katılarak bu konunun herkes
için en önemli öncelik olduğunu gösterdiğiniz için hepinize teşekkür
ediyorum. Eğer bugün buradaysak, bu değişimin mümkün olduğuna
inandığımız içindir, ancak değişim harekete geçmeyi ve kararlılık
gerektirir.
Rakamlara bakıp hikâyeleri dinlersek –ki
hikâyeler korkunç- hemen umutsuzluğa kapılabiliriz. Bir rakam vermek
gerekirse: Dünyada yedi yüz milyon kadın on sekiz yaşından önce evlenmek
zorunda kaldı.
Ben göçmen kadınların, kızların ve bazı
çocukların yol boyunca maruz kaldıkları suiistimalleri kendilerinden
dinledim. Çoğu zaman denizdeki dramatik durumu görüyor ve çöldeki
dramatik durumu unutuyoruz. Ancak bu hikayeleri bir kere duyduğunuz zaman
bir daha unutmak mümkün değil.
Hiçbir kıta bu durumdan muaf değildir.
Avrupa Birliği'miz dâhil olmak üzere, her kültürde, her ülkede halen
çeşitli türlerde ayrımcılık ve şiddet yaşanmaktadır. Profesyonel bir işte
çalışan her dört kadından üçü, internet yoluyla da dâhil olmak üzere,
cinsel tacize maruz kalmıştır.
Ancak bunlara rağmen, tüm dünyada
işler değişmeye başlamıştır. Güney Asya'da son otuz yıl içerisinde on beş
yaşın altında evlendirilen kız çocuk yüzdesi yarıya inmiştir. Afrika'nın
bazı yerlerinde kadın sünneti yüzde 50 azalmıştır.
Burada ilerlemedir - yeterli değil ama
ilerleme. Gerçek ilerleme, kadınların hayatında değişiklik yaratan bir
ilerleme. Aslında aynı zamanda erkeklerin de hayatında değişiklik
yaratıyor çünkü kadınlar daha iyi durumda olduğunda, hem erkekler hem de
çocuklar dahil olmak üzere tüm toplum daha iyi durumda oluyor. Ben bugün
bize katılan sadece çok sayıda kadına değil, aynı zamanda bizlerle olan
erkeklere de teşekkür etmek isterim. Onlar bunun sadece kadınların değil
tüm toplumun mücadelesi olduğunu ortaya koymaktadır.
Biliyoruz ki bu olumlu değişim erkekler
sayesinde, kadınlar sayesinde oldu. Yüzlerce kadın sünnetine engel olan
toplum liderlerinin hikâyelerini biliyoruz. Görücü usulü evliliğe
"hayır" dedikleri için destek olduğumuz kızları
biliyoruz.
Kültürün değişebildiğini sosyal
normlarınsa gelişim gösterebileceğini de biliyoruz. Bu, eğitim, mevzuat,
ikna etme ve iyi örnekler meselesidir. Hayata "evet", şiddete
"hayır" diyebilmiş ve güçlendirilmiş ya da kendi kendini
güçlendirmiş kadınların olumlu hikayeleri meselesidir. Bugün bu salonda,
bir Cumhurbaşkanından seslerini yükseltebilen pek çok yürekli geç kıza
kadar, birçok güzel hikaye örneğini görmek beni memnun
ediyor.
Bu nedenle Avrupa Birliği dünya
genelinde toplumsal cinsiyet eşitliğine ve değişime açık arayla en büyük
yatırımı yapan taraftır. Yakın geçmişten iki örnek vermek isterim:
Birincisi, Avrupa Birliği "Acil
Durumlarda Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddetten Korunmak için Eyleme
Davet" girişiminin liderliğini üstlenmiştir. Bu küresel çaplı
girişim, insani yardım alanındaki tüm aktörlerin krizlerin en erken
aşamalarından itibaren toplumsal cinsiyette dayalı şiddetin önlenmesi ve
azaltılması için 60'dan fazla Devlet, uluslararası örgüt ve STK'yı bir
araya getirmektedir.
İkincisi, Avrupa Birliği olarak Avrupa
Konseyi'nin İstanbul Sözleşmesini imzalama kararından büyük gurur
duyuyorum, kişisel olarak gurur duyuyorum. Zira İtayla Parlamentosu'nda
bir vekilken - António konuşmasında eski yıllardan örnek verdiği
için ben de aynısını yapacağım – İstanbul Sözleşmesinin İtalyan
Parlamentosunda onaylanmasını desteklemiştim. Nitekim İtalya bunu yapan
ilk AB ülkelerinden biri oldu. Şimdi sürecin Avrupa Birliği düzeyinde
devam etmekte olduğunu görmek büyük bir kişisel tatmin sağlıyor çünkü
kanunlar önemlidir, sözleşmeler önemlidir. Düşünce yapısını, sistemi
değiştirmenin, sorunu kabul edip yüzleşmenin bir parçasıdır.
Ancak bugün başlattığımız
Toplumsal Cinsiyet İnisiyatifi, Antonio’nun da çok güzel ifade ettiği
gibi, türünün ilk örneğidir. Bunun tek nedeni ise --gerçekten muazzam bir
miktar olmakla birlikte-- daha önce eşi benzeri görülmemiş düzeyde bir
kaynağın harekete geçirilmesi değil; aynı zamanda bu adımların,
Antonio’nun bahsettiği tüm farklı alanlarda, Birleşmiş Milletler ve
Avrupa Birliği tarafından birlikte yürütülecek olmasıdır. Bir hususu daha
ifade etmeme izin verin: farklı BM ajansları ve bütün ilgili AB birimleri
olarak tüm potansiyelimizi devreye sokacağız ve bu potansiyel de
gerçekten muazzam bir potansiyel. Evet, doğru: hem BM hem de AB karmaşık
yapılar; ne var ki karmaşık olmanın olumlu yönleri de var. Bu da şu anlama
geliyor: bir makinayı çalıştırdığımızda bu, gerçekten çok güçlü oluyor.
Çalışmalarımızı, dünyanın dört bir köşesindeki 140 AB büyükelçiliğimizle
de birlikte yürüteceğiz ki çabalarımızın neticeleri gerçek olabilsin.
Gerçek bir değişimi sağlamak için bugün buradaki varlığınızın devamına,
yarın ortaklığımız için ihtiyaç duyacağız.
Uluslararası işbirliği konusundaki
kararlılığımız ve BM sistemine olan inancımızdan bahsederken, şunu demek
istiyorum: Libya krizinden Suriye’ye her konuda, her yerde her gün birlikte
çalışıyoruz. Bu konu da dahil… Şuna inanıyorum ki AB ve BM, mükemmel bir
çift. Birlikte çok iyi şeyler yapabiliriz ve bence, liderlik göstermemiz
ve değişim yaratabilmemiz için dünyanın bize ihtiyacı var.
Hükümetlerin ötesinde, sivil toplumla ve
yerel topluluklarla birlikte çalışacağız. Bu, alışıldık kalkınma
yardımlarından biri olmayacak; çünkü tutumlarda, kültürde ve yaşamda
değişiklik ancak ve ancak her toplumun ve topluluğun yüreğinden çıkıp
yeşerebilir.
Bu itibarla sergiledikleri liderlik dolayısıyla
António ve Amina’ya; tüm ekiplerle birlikte bu girişimi ayağa kaldırmak
için gösterdiği kişisel güçlü kararlılık dolayısıyla da Neven’e teşekkür
ederim.
Kadına karşı şiddetin kökenleri
sıklıkla, çok eskilere giden önyargı ve davranışlarda yatmaktadır.
Değişim mümkün; değişimin, herkesin üzerine düşen rolü oynadığı, gerçek
bir kültürel ve sosyal hareketle desteklenmeye ihtiyacı var.
Kadınların diğer kadınlara “sesini
duyurmak çok normal” demesi ve istismarın asla ve asla kadınların kendi
suçu olmadığını söylemesi gerekiyor. Erkeklerin omuzlarına büyük bir
sorumluluk düşüyor. Erkekler de diğer erkeklere neyin doğru ve neyin
yanlış olduğunu gösterme cesaretini, liderliğini ve gücünü sergilemeli.
İşte bu cesarettir, bu güçtür. Anne-babalar olarak bizler de kızlarımıza,
hayatta ne olmak istiyorlarsa bunu başarabileceklerini; oğullarımıza ise
görev ve sorumluluklarının --en temel gerçek olan-- koruma ve [bu
ilkeleri] uygulama olduğunu söylemeliyiz.
Evet bugün bu salonda bir araya gelen
güçlü rol modeller sayesinde değişim mümkün. Bu hepimizin elinde ve
bizlere bağlı... İnanıyorum ki bugünkü inisiyatifle değişimi birçok
insanın yaşamına getirebiliriz.
Çok teşekkür ederim.
Video için: http://ec.europa.eu/avservices/video/player.cfm?ref=I143794 |