BM Genel Sekreteri Guterres’in Mesajı
Kadın hakları insan haklarıdır. Kadın ve erkek arasındaki güç
ilişkisindeki tarihi dengesizliğin toplumların içinde ve ülkeler arasında artan
eşitsizlikler nedeniyle daha da ağırlaşmakta ve kadınlar ve kız çocuklarının
daha fazla eşitsizliklerle karşı karşıya kalmasına yol açmaktadır.
Kadınların ve kız çocuklarının toplumdaki konumlarının
güçlendirilmesinin tek yolu onların haklarını korumaktan ve tam
potansiyellerini ortaya koymalarını sağlamaktan geçiyor.
Dünyanın dört bir yanında gelenek, kültürel değerler ve din, kadın
haklarının kısıtlanması, cinsiyet ayrımcılığına yol açmaktadır ve kadın
düşmanlığına yönelik uygulamaların savunulması için suistimal edilmektedir.
Kadınların hiçbir kıtada erkeklerle eşit olmayan yasal hakları daha da
fazla erezyona uğruyor. Kadınların kendi bedenleri ile ilgili hakları
sorgulanıyor ve zayıflatılıyor. Hem sanal hem de gerçek dünyada kadınlar
sürekli olarak yıldırma ve tacizin hedefi oluyor ki bu durumun en kötü
örneklerinin ise aşırılıkçı görüş yanlıları ve teröristlerin kendi
ideolojilerini kadınları ve kız çocuklarını boyun eğdirme üzerine kurdukları ve
onları cinsel ve cinsiyet temelli şiddetin hedefi yaptıkları, zorla evlenmeye
ve adeta köleliğe zorladıkları durumlarda ortaya çıkmaktadır.
Yaşanan iyileşmeye rağmen küresel seviyede lider kadroların hala
erkeklerin ellerinde tutulduğunu ve eskimiş yaklaşımlar ve yerleşmiş erkek
şovenizmi nedeniyle ekonomik alandaki cinsiyet eşitsizliğinin büyümektedir. Kadınların
tüm seviyelerde toplumsal konumlarını güçlendirerek bu durumun mutlaka
değiştirilmesi, onların seslerinin duyulmasının sağlanması, kendi hayatlarına
ve dünyanın geleceğine yön verebilmelerine imkan tanınması gerekmektedir.
Kadınların ve kız çocuklarının haklarını reddetmek bir çok nedenle
yanlıştır, çünkü gelişmeyi engelleyen ciddi toplumsal ve ekonomik etkisi
vardır. Toplumsal cinsiyet eşitliği tam olarak işlevsel toplumlar ve
ekonomilerin olmazsa olmazını teşkil eden dönüştürücü etkiye sahiptir.
Kadınların eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimi ailelerinin,
toplumlarının ve gelecek kuşakların yararınadır. Kız çocuklarının okulda
geçirdikleri her bir yıl gelecekte elde edecekleri gelirin yüzde 25’e kadar
artmasını sağlar.
Kadınların iş gücüne tam olarak katılmalarının fırsatların yaratılmasını
ve büyümeyi sağlar, istihdam alanındaki cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesinin
küresel gayri safi hasılaya 12 trilyon ABD doları katkı sağlayabilir.
Kamu kurumlarında kadınların sayısının artırılması bu kurumların daha
temsiliyetçi olmalarını sağlıyor, yenilikçi girişimleri artırıyor, karar alma
süreçlerini daha iyi hale getiriyor ve toplumun tamamına olumlu katkı yapıyor.
Toplumsal cinsiyet eşitliği, karşı karşıya olduğumuz sorunları
göğüsleyebilmek için tüm ülkelerin liderleri tarafından kabul edilen 2030
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Gündeminin de merkezinde yer alıyor. 17
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefinin tamamına ulaşılması için anahtar olan 5’inci
hedef, toplumsal cinsiyet eşitliğini, kadınların ve kız çocuklarının toplumsal
konumlarının güçlendirilmesini amaçlıyor.
Kadınların barış ve güvenlik çalışmalarımıza katılımını artırmaya
kararlıyım, kadın müzakerecilerin sürdürülebilir barış şansını artırdığını,
kadın barış gücü personelinin cinsel istismar ihtimalini azaltmaktadır.
Teşkilatımın hizmet verdiği insanları tam olarak temsil edebilmesi için
BM’de kıyaslanabilir hedefler belirleyerek kadın erkek eşitliğini sağlıyorum.
Daha önceki hedeflere ulaşılabilmiş değil. Artık gayeleri ortaya koyma
sürecinden gayeleri eyleme dönüştürme sürecine geçmemiz şart.
Dünya Kadınlar Gününde, mevzilenmiş önyargıları aşabileceğimizi, bu
alanda girişimde bulunacağımızı ve bu yönde harekete geçeceğimizi ve toplumsal
cinsiyet eşitliğini ve kadınların toplumsal konumlarının güçlendirilmesini destekleyeceğimizi
taahhüt ediyorum.
Merkezimizin Mesajı
İnsan hakları temelinde kadınların
güçlendirilmesi ile ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlandığı “Uluslararası
Kadınlar Günü “her yıl 8 Mart’ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış
uluslararası bir gündür.
Birleşmiş
Milletler’in 1975 yılında, 8 Mart’ı Uluslararası Kadınlar Günü ilan etmesinden
yıllar önce ilk defa 8 Mart 1857
tarihinde ABD’de New York’da konfeksiyon fabrikalarında çalışan kadın işçiler
daha iyi çalışma koşulları ve erkek işçilerle eşit ücret alabilmek için yaptıkları
grev ile başlamıştır. 8 Mart 1908 tarihinde, yaklaşık 15 bin tekstil işçisi
uzun çalışma sürelerini, düşük ücreti, çocuk işçiliğinin sona erdirilmesini ve
oy hakkı elde etmeyi amaç edinerek “ekmek ve gül” sloganı yani “ekonomik adalet
ve daha iyi yaşam kalitesi” yürüyüş düzenledi. Kopenhag’da 8 Mart 1857
tarihindeki kadın işçi hareketlerinin anısına 8 Mart’ın Uluslararası Kadınlar
Günü olarak anılması önerisi getirildi ve öneri kabul edildi. BM 1977’de ise 8
Mart’ı Kadın Hakları ve Uluslararası Barış günü olarak kutlanmasını kabul eden
bir karar yayınladı. Türkiye’de ise 8 Mart Uluslararası Kadınlar Günü ilk kez
1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlanmıştır.
Birleşmiş
Milletler’in bu yıl Uluslararası Kadınlar Günü için belirlediği teması” Değişen Çalışma Yaşamında Kadınlar: 2030
yılına kadar gezegende yarı yarıya” dır. Bu temanın fikri, Binyıl
Kalkınma Hedefleri sonrasında 2015 yılında geliştirilen “Sürdürülebilir
Kalkınma Hedefleri”ne ulaşabilmek için 2030 Gündemini nasıl yakalanacağını ve
kalkınma hedeflerinden özellikle Hedef 5’in etkili bir şekilde uygulanması için
hızlanmak gerektiğini anlatır. Tema ayrıca, toplumsal cinsiyet eşitliği,
kadınların güçlendirilmesi ve kadının insan hakları konusundaki diğer mevcut
taahhütlere odaklanmaktadır.
2030 Gündemindeki
bazı hedefler şunlardır:
- Heryerde
kadın ve kız çocuklarına karşı her türlü ayrımcılığın sonlandırılması,
- 2030
yılına kadar bütün kız ve erkek çocuklarının uygun, ücretsiz ve kaliteli
ilk ve orta eğitime ulaşmalarının sağlanması,
- 2030
yılına kadar, bütün kız ve erkek çocukların kaliteli erken çocukluk
gelişimi bakımı, okul öncesi eğitimine ulaştıklarından emin olarak
ilköğretime hazırlanması,
- İnsan
ticareti, cinsel ve diğer sömürü türleri de dahil olmak üzere kamusal ve
özel alanlardaki tüm kadın ve kızlara karşı her türlü şiddeti ortadan
kaldırılması
- Çocuk,
erken ve zorla evlilikler, kadın sünneti gibi zararlı uygulamaların
ortadan kaldırılmasıdır.
Dünya Kadınlar gününde 8 Mart 2017 Türkiye’sinden
çarpıcı rakamlar şunlardır:
- Türkiye’de TUİK 2016 verilerine göre 39 milyon 771 kişi kadındır.
- Türkiye genelinde kadının doğumda beklenen yaşam süresi 80,7
yıldır.
- Okuma yazma bilmeyen kadın nüfus oranı erkeklerden 5 kat fazladır.
Yirmibeş yaş ve daha yukarı yaşta olan ve okuma yazma bilmeyen toplam nüfus
oranı %5,4 iken bu oran erkeklerde %1,8, kadınlarda %9’dur.
- Kadınların istihdam durumlarında ise 15 ve daha yukarı yaştaki nüfus içerisinde
istihdam oranı %46 olup, bu oran erkeklerde %65, kadınlarda ise %27,5 oldu.
Avrupa Birliği üye ülkelerinin ortalama kadın istihdam oranı ise %60,4 dir.
- 2016 yılında kadınların %65’i ücretli veya yevmiyeli çalışırken
ancak %1.3’ü işveren pozisyonundadır, %25’i ücretsiz aile işçisi olarak
çalışmaktadır.
- Eğitim durumuna göre işgücüne katılım oranı incelendiğinde,
kadınların eğitim seviyesi yükseldikçe işgücüne daha fazla katıldıkları
görülmektedir, bu da kız çocuklarının en yüksek derecede öğrenim hayatlarını
tamamlamalarını sağlamamızı gerektirir. Gelir ve yaşam koşulları araştırması
sonuçlarına göre; 2015 yılında yükseköğretim mezunu kadınların yıllık ortalama
esas iş gelirleri 29 bin 238 TL iken, lise mezunu kadın çalışanların yıllık
ortalama esas iş gelirleri 16 bin 124 TL ve herhangi bir okul bitirmeyen kadın
çalışanların yıllık ortalama esas iş gelirleri 8 bin 528 TL dir.
- Türkiye Büyük Millet Meclisindeki kadın milletvekili oranı 1935
yılında %4,5 iken, 81 yıl sonra bu oran %14,7'ye yükseldi. Türkiye’de bakan
sayısı 2016 yılında 27 olup bunların sadece biri kadındır.
- 2015 Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesinin
64. Oturum Öncesi Çalışma Grubu için Gölge Rapor’una göre 2009-2014 yılları
arasında 82 bin kadın aile içi şiddete maruz kalmış ve 1134 kadın cinayete
kurban gitmiştir.
- Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün 2014 yılında
yaptığı Türkiye’de Kadına yönelik Aile İçi Şiddet Araştırmasında her 10
kadından dördü fiziksel ve/veya cinsel şiddet görmektedir ve bu kadınların sadece
birisi yardım istemektedir.
- Her üç kız çocuğundan birisinin eğitim görmesi, kadınların %11’nin
çalışma yaşamına katılımı ailesi tarafından engellenmektedir.
- Her on kadından üçü 18 yaşından önce erken ve zorla
evlendirilirken bu kız çocuklarının %48’i fiziksel şiddet görmektedir.
- Türkiye, Dünya Ekonomi Forumu’nun 2016 Toplumsal Cinsiyet Açığı
Raporu’na göre sondan 15. sırada yer almaktadır. Bu Rapora göre
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin imzalandığı 2015 yılında Türkiye’de doğan
bir kız çocuğu 171. Yaşgününde ülkelerarası Toplumsal Cinsiyet eşitliğini
yakalayabilecektir.
- BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin 16 Şubat 2017 verilerine göre
ülkede 1.362.011 Suriyeli kadın mülteci yaşamaktadır.
BM bugünün
iş dünyasının değiştiğini ve bunun kadınlar için önemli etkileri olduğunu
vurguluyor. Bir taraftan, küreselleşmeyle, teknolojik ve dijital devrim ve bunların
getirdiği fırsatlar varken, öte yandan emeğin, istikrarsız geçim kaynağı ve
gelirlerin, yeni mali ve ticaret politikalarının ve çevresel etkilerin giderek
artan kayıt dışı ekonominin kadınların ekonomik güçlenmesi bağlamında
etkilediğini açıklamıştır. Tüm dünyada kadınlar ev bakımı için yaklaşık
erkeklerin iki katı zamanı harcamakta, genç kardeşlerine, evin yaşlı
bireylerine, hasta bireylere ve ev bakımına zamanlarını harcamaktadır. Çoğu
durumda, emeğin eşitsiz dağılımı, kadınların ve kızların öğrenmesi, ücretli
çalışma, sporda ya da sivil ya da toplumda lider konuma ulaşması imkansızdır.
Bu,
kadınların ve erkeklerin ekonomide nerede yer aldıkları, nerede çalışacakları
ve nerede çalışacakları konusunda göreceli dezavantaj ve avantajların
normlarını şekillendirir. Kadın ve kız çocuklarına yatırım yaptığınız zaman bir
dalga etkisi yaratır ve herkes kazanır.Kadınlar ve kız çocukları kazandıkları
gelirin %90’nını ailesi için harcarken, erkekler sadece %30-40’ını
harcamaktadır. İşte bu yüzden büyüdükçe, kızlar çok çeşitli kariyerlere
ulaşabilmeli ve sanayide, sanayide, kamu hizmetlerinde, modern tarımda ve
bilimde geleneksel hizmetin ötesine geçen ve seçenekler bakım seçeneklerinin
ötesine geçmeye teşvik edilmelidirlerdir.
Dünya Kadınlar Günü, ülkelerinin ve
toplumlarının tarihinde olağanüstü bir rol oynamış sıradan kadınlar tarafından
yapılan ilerlemeyi yansıtmak, değişim çağrısı yapmak ve cesaret ve kararlılık
eylemlerini kutlamak için zamandır. Öğrenim durumlarında
yetersizlik, istihdamdaki payının düşüklüğü, meslekte ilerleme engeliyle
karşılaşma, lider yönetici olamama, siyasette temsil edilememe, kayıt dışı aile işçisi olma, toplumsal
cinsiyet eşitsizliği, fiziksel, ekonomik, sosyal, cinsel ve psikolojik şiddet
mağduru olmak gibi pekçok sorunla
mücadele eden kadınların Dünya Kadın Günü kutlu olsun. |